SANATÇI – SOYTARI - Bir karşılaştırma yazısı




SANATÇI – SOYTARI 
( Bir karşılaştırma yazısı )

… Sanatçı, güzel sanatların herhangi bir dalında kendine özgü yapıtlar ortaya çıkaran kimseye denir.
Soytarı, sözleriyle ve davranışlarıyla halkı güldürüp eğlendiren, maskaralık yapan kişiye denir.
… Değerli kardeşlerim bu iki kavram üzerine birkaç laf söylemek istiyorum. Aslında tanımlar her şeyi güzel anlamlandırmış ama, izaha açık noktalar var tabi. Ben bu yazım da sanatçıyla soytarı arasındaki farkları ortaya koymak istiyorum. 
… Sanatçı olan kişiler bağlı bulunduğu inancı, kültürü, örf ve adetlerini iyi bilir. Bu değerlerine bağlı olarak yeni eserler ortaya koymak için sürekli bir uğraş içindedir. Yaptığı eserlerle ülkesinin kalkınmasını ve tanınmasını sağlar. Ortaya koyduğu eserlerle halkının gönlünde yer eder ve hep hayırlarla yad edilir. Eserlerinde milli ve manevi değerlere yer verir ve ülke halkının birlik ve beraberliğine katkı sunmaya çalışır. Devletine, ülkesine, milletine ve inancına son derece bağlıdır. Vatanının neresinde bir acı, keder ve gözyaşı görürse yüreği orada atar. Nitekim bu duyguları yaşayan sinemacılar, tiyatro oyuncuları, ses sanatçılarımız, şairlerimiz ve yazarlarımız hep bu güzel duyguları dile getirmiş ve halkının gönlünde yer etmişlerdir. Böyle sanatçılarımıza milletçe sahip çıkma mecburiyetimiz vardır. Çünkü bu sanatçılarımız bütün gayret ve becerilerini ülkelerinin kalkınması için sarf etmektedirler…
… Soytarılar ise, aslında yukarı da özeliklerini saydığımız kıymetli meslek erbaplarının bir şekilde taklitlerini yapan, onların emeklerini çalan sahte kahramanlardır. Soytarıların bir vatan, millet ve kutsal inanç değerleri yoktur. Gündem de kalabilmek, para kazanabilmek, bir yerlere gelebilmek için bütün gayri meşru yolları helal sayarlar. Her türlü maskaralığı kendilerine yakıştırırlar. Her türlü çirkefli işi, rezil ve ahlaksızlığı halkın önüne sürmekten ar etmezler. Vatan batmış, millet perişan olmuş, hatta ecnebiler yurdu işgal etmiş bunların umurun da olmaz. Erkek soytarılar, kadın rolüne girmeyi ve kadınlar gibi hareket etmeyi şanlarına ve şereflerine yakıştırırlar. Kadın soytarılar ise erkekler gibi davranmayı severler ve kadınlık onur ve haysiyetini ayaklar altına alırlar. Oysa ki kadın olmak, bütün bir beşeriyetin en kutsal varlığıydı. 
… Günümüz Türkiye’sin de maalesef ki soytarıların sayısı azımsanmayacak kadar çoktur. Ve yine maalesef ki bu soytarıları adamdan sayan, bunların sözde filmlerine, tiyatrolarına, konserlerine giden insanların sayısı da azımsanmayacak kadar çoktur. Şimdi soruyorum; Bir İslam beldesin de, şehit kanlarıyla sulanmış bir vatan da nasıl olur da bu soytarılara rağbet edilir. Acaba hiç mi kutsal değerlerimizden utanmıyoruz… Bir iki sahte kahkaha için soytarı olmaya gerek var mı ?

Erdinç Tip / KARS


MEHMET ALİ ARSLAN -İMPARATOR GAZETESİ