Modern İnsan Ve Dinleme Becerisi
Günlük hayatta en çok karşılaştığımız
” dinleme ” eksiğimiz , sanal ortamlarda da aynı biçimde kendini gösteriyor gibi geliyor bana.
Daha çok konuşmak istiyoruz ama dinlemek istemiyoruz sanki.Ufkumuza çektiğimiz derin kalın setler konuşmacıları kategorize etmiş gibi…
Kategorize etmeden dinleme becerisi geliştirmiş olmak , dinleyicinin ufkunu umduğumuzdan daha çok geliştirir aslında.
Bir nevi kitap okumak gibi davranmalı konuşmacıya:
Sonuna kadar bir harfi dahi kaçırmadan , gerekirse kafamızda tekrar tekrar tartışarak ;bir yere oturtup ;sonra temel yargıya ulaşmak güzel olurdu .
Sanki okuduğumuz gibi de dinliyoruz insanları..
Hızlı okumak ,hızlı dinlemek, hızlı düşünmek elbette; ama, hepimiz için bu yetenek hasıl olmadığı durumlarda ;ortada çokça konuşan ama dinleyicisi olmayan “değerli bir kalabalık ” var sanki???
Değerli bir kalabalık ifadesini bilinçlice seçtim.Çünkü konuşma yetisi insanı diğer canlılardan ayıran en önemli ve ayrıştırıcı yetenek.
BEN Dinler miyim?
Ben konuşmaktan çok dinlemek isterim.Çok iyi dinlerim ve anladığım şeyi bile tekrar tekrar dinlerim.
Çünkü , kafamdan geçenden ziyade gerçeğe ulaşmak isterim.
Vardığımız yargılar, aynı zamanda karşımızdaki kişiyi veya konuyu bir nevi sonlandırmak, bir nevi sınırlara sokmaktır.Yaptığınız minik bir yanlış yargı , konu veya konuşmacıya çok büyük bir haksızlık olmuş olabilir.
Buna rağmen , dinleme konusunda :
” Bu işi önemsiyor olmama rağmen” hatalı dinleme yaptığımı fark ettiğimde , bu işi daha çok önemsemeye başladım:
Küçük kızımın birkaç yıl öncesinde , oyun olsun diye aile ortamımızda ,biz günlük bir sohbete koyulmuşken, bizim haberimiz olmadan konuşmalarımızı kaydettiği ses kaydını dinlediğimde ;
o anki günlük sıradan bir konuyu, o anki dinleme becerimi tartarak ;o anki sıradan konuşmalarda vardığım yargılar ile ses kaydı dinledikten sonraki yargımın farklı olduğunu fark ettiğimde , iyi bir dinleyici olmanın konuşmaktan çok daha üst bir beceri gerektirdiğini iyice kanıksadım.
Karşılaştığımız birçok birey , bunu iyi bildiğini söyler ama dikkatli izlediğinizde akademik yeterliliği olan bireylerde bile bu eksiği görmek zor olmaz.
Önce söze “biliyorum ” diye sözünüzü keserek başlar ve sizden o anki aşırabildiği birkaç şark kurnazı fikirleri anlatmaya koyulur .
Böyle durumlarda , en güzeli susmak sanki.Bir dakika sonra , “hocam siz daha iyi bilirsiniz ” diyerek , algısal pencerelerini açıp yeniden sizi dinlemiş gibi yapacaktır çünkü.
Bu dinleme eksiği “rol çalma”yı da beraberinde getirdiğinde , hakikaten dayanılmaz bir hal almaya başlıyor.
Dinlemiş gibi yapıp , dönüt vermeyerek sessizliğe bürünen bir dinleme modeli , bir süre sonra , dinleyici tarafından yeni bir şey gibi konuşulduğunda “denilmiş olandan ” rol çalma izlenimi ortaya çıkarıyor .
Çünkü denilmişi, kendi söylemimiz gibi tekrarlamak değil de ;
konuşmacıyı dönütlerle desteklemek , rol çalmaktan daha değerli gibi geliyor bana.
Ama diğer taraftan çok iyi okuyucu , dinleyici izlenimleri ile tavır ve davranışları sürdürüyor.
İyi bir Dinleme becerisine sahip bireyler , konuşmacıyı konuştuğu için dinlemeli, kim konuşuyor diye değil.
Kim konuşuyor fikri , ne konuşuyor fikrinin önünde bir dinleme , bu becerinin o bireyde var olmadığını gösterir çünkü.
Bilmek -Duymak-Anlamak- Fark Etmek
Bilmek-duymak ile fark etmek doğru anlamak ve sözlük anlamı ile “bilmek”arasında büyük farklar var.
Bilmek de kendi içinde temel çizgiler ile ayrıştırılması gerekiyor günümüz yaşam biçimimizde sanki .
Birçok insan , duyduğu bir bilgiyi bilmek olarak kabul edebiliyor .Ya da ister sıradan bir konuyu ; ister ki önemli bir konuyu bile dinlerken hissettiği o anki duyumsamalar ile o konuyu bilmiş öğrenmiş gibi algılayabiliyor.
“Aslında bilmek ve bilginin tanımı çok net sözlükte , üstelik ikisi de Türkçe bir kelime .
İnsan iyi bir dinleyici olduğunda ancak gerçek bilgiye ulaşabilir.”
Dediğim gibi, iyi bir dinleyici değilsek ;okurken de gerçek bilgiye ulaşmak değil de kafamızda sandığımız şeyleri yeniden kafamıza yalan yanlış işlemiş oluyoruz.
Bilgiye ulaşmak günümüzde çok kolay oysa.İster analitik -akademik , ister kişisel öz benlik ortaya çıkarıcı bilgi arayışı olsun, şuanki yaşam biçimimizde ,teknolojinin imkanlarının sınırları yok.
Akademik bilgi için hatta onlarca seçenek var.Eskiden olduğu gibi , kitaplığa yönelip;
“aradığım bilgi acaba benim kütüphanemdeki kitaplar arasında var mı ?”sorusu ile kütüphaneyi darmadağın etmeye bile lüzum kalmadı.
Aradığımız her bilgi için onlarca internet kaynak site var .Hatta sosyal medya ağımıza düşenleri bile okuyarak onlarca bilgiye ulaşabiliriz.
Sadece başlarda bahsettiğim doğru okuma mantığını kendimizde sağlam kurgulanmış olmamız yeterli .
Ancak bunu yapamadığımız için , çokça konuşan , belki de ” konuşan kütüphaneler ” diyebileceğim sosyal medya ağımızı sadece
” konuşmak”olarak kullanmak durumunda kalıyoruz.
İnsanda ; ilk olarak ,idrâkten önce algılar devrede olduğu için , “algıların gücü adına”, “hurra”bir yaklaşım tüm saniyelerimize sirayet etmiş gibi.
Oysa , insan ki “karmaşık ve tanımını yaparken kendimizi bile ayrıştıramadığımız onlarca duygu ve düşünceler bütünü.
Onu bir sıradan bakış veya bir söylem ile anlamlandırarak bir yerden , bir pencereden bakarak çözümlemek çok zor.
Kendi çocuklarımız veya yakınlarımız bile olsa , kaçırdığımız onlarca güzellik ile donatılmış iken bunu yayılan zamana eşdüzlemde tanıyabiliyor fark edebiliyorsak ,
” en çok yaptığımız hataların başında dinleme eksiğimiz var . ”
İnsana zaman vermek diyorum ben bunun adına.
Karar almadan , algılara güvenmeden hakiki bilgi eşiğimizde netleştirmeden “insana zaman vermek”
Yani onu uzun uzun dinlemek .İyi dinlemek , ben algısına yenik düşmeden dinlemek belki bir başka deyişle ..
Kendi ben fikri zikri ile değil , onun kendi ifadeleri ile iyice dinlemek…
Bana göre bunun bir tanımı olmalı ve bu işi ciddiye almalıyız biran önce.
Belki işe kendimizden başlayarak , ahkam kesmeden , özbilgi , özbilinç ile önce Kendi “insan”ı iyice dinlemeli , iyice harfiyen okumalıyız.
Okuyup , anlayıp , fark etmeliyiz.
“İnsanı”
Sosyal Ağlarda Dinleme Becerisi
Somut anlamda okumak ve insanı dinlemek eyleminin dışında ;
insan önce kendini iyice dinlemeli,sonra karşısındakini, nihayetinde;
hayatı iyice dinlemeli-okumalı ve yaşantısını kocaman dünyanın içerisinde süzerek biçimlendirmeli.
Bunu yaparken çokça dinlemeli , ağaçları , kuşları , taşı -toprağı , suyu ,hayvanları hatta cansız bir varlığın o ortama kattığı farkı görerek,anlamlandırarak, hissederek yeniden yeniden dinlemeli.
En çok da kendini kendi cinsini dinlemeli ;İnsanı dinlemeli .
Sanal/ sosyal medya ortamlar insanın kendini gizleyemediği ortamlar modern dünyada.
Eskiden olduğu gibi, bir insanı tanımak için onunla karşılaşmak uzun sohbetler etmeye gerek kalmadı .
O ortamlarda, ister paylaşım/beğeni/yorum yapalım , ister yapmayalım ama ,normal hayattaki duruşumuz olduğu gibi yansıyor .
Her şeye rağmen,
“çünkü teknoloji yalan söylemeyi bilmiyor.”
Şovsa şov gibi , samimiyetse öyle yansıyor her şey.Sessiz kalmaya çalışmak ve orda olduğu halde yokmuş gibi davranmak da samimiyetsiz bir duruş olarak yansıyor zaten.
Bu durumu hep ” bir düğün derneğe /sohbete katılıp , ama ortama uyum göstermeden sinsice dedikodu toplamaya ” benzetirim hep.
Yani neyse insan özünde ,sosyal medyada da öyle yansıyor.Başlarda onları iyi bir dinleyici oldukları için sessiz kalmış kişiler olarak yorumluyorsunuz ;
ama zaman içinde hakikati anlamak zor olmuyor.Bütün paylaşımlara sessiz kalan kendisi söz konusu ise bir anda ortaya çıkıveriyor …
Dinlemiyor , sadece seyrediyor aslında .Sosyal ağları tv seyreder gibi seyrediyor.Her şeyi izliyor , ama dinlemiyor.
Çünkü dinleyici olan biri , etrafta olan biten durum ve olaylara sessiz kalamaz.En az bir durum yüreğine dokunur ve varlığını belli eder.
Toplumsal olaylar veya akademik bilgilerin havada uçuştuğu o kıymetli konulardan en az biri onu etkiler .
Bir tür dinleme eksiği olan bir diğer bireyler ise, sadece kendi konuşanlardan oluşan bireyler.
Onlar için de sadece kendi söyledikleri veya paylaştıkları değerli.
Bunlar arasında hem üst düzey hem de akademik eğitimi olmayanlar da var.
Kendi ürün veya adı geçen her paylaşım dışında hiçbir şeyi “dinlemiyorlar. ”
Onlar da dinleyici değil yani ; benim için ise :
İnsan, çok değerli ve onu anlamak için sabırla sonuna kadar dinliyorum.
Önce konuştuğumu ,Sonra onun konuştuğunu .
En çok da kendimi ve AYIRMADAN her insanı.
Meryem Güneş Berberoğlu
İMPARATOR GAZETESİ
Yazarlar yaza yazılar
İmparator Gazetesİ sosyal medyada